5 Şubat 2015 Perşembe

4 Şubat 2015 Çarşamba

şarkı sözleri

şarkı sözleri ve şarkılara bu siteden ulaşabilirsiniz merhaba canlarım felan fıstık şarkı sözleri ve şarkılar sitesimidir nedir zart zurt

16 Mart 2014 Pazar

2.Dünya Savaşı Ve Türkiye

2. DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA TÜRKİYE′NİN İZLEDİĞİ DIŞ POLİTİKA

Ø  Türkiye devletler arası gerginliğin iyiden iyiye arttığı 1930’lu yıllarda toprak bütünlüğünü güvence altına almaya dönük bazı girişimlerde bulunmuş, bu amaçla bazı antlaşmalar yaparak, siyasi ittifaklara girmiştir. 1934′te oluşturulan Balkan Antantı ve 1937 tarihinden kurulan Sadabad Paktı bu ittifaklara örnek olarak gösterilebilir. 12 Mayıs 1939′da İngiltere′yle, 23 Haziran′da Fransa′yla "Barış Cephesi′ içinde yer alındığını açıklayan ortak bildiriler yayınlandı. Sovyetler Birliği ile de benzer bir anlaşma için çaba harcanmasına karşın Sovyet yönetiminin 23 Ağustos′ta Almanya′yla saldırmazlık anlaşması imzalaması ile bu çaba sonuçsuz kaldı.

Türkiye, İngiltere ve Fransa′yla Yakınlaşmaya Çalışıyor...
v  Bu gelişmeler üzerine 19 Ekim 1939′da Ankara′da Türkiye-İngiltere-Fransa İttifak Antlaşması imzalanmıştır.

Bu antlaşmaya göre,
♦          Türkiye bir Avrupa devletinin saldırısına uğrarsa İngiltere ve Fransa yardımda bulunacaktı.
♦          Avrupa′da çıkacak bir savaş Akdeniz′e yayılırsa Türkiye de İngiltere ve Fransa′ya yardımda bulunacaktı.
v  Haziran 1940′ta İtalya′nın da katılması savaşı Akdeniz′e yayan bir gelişme olmuş, bu durum Türkiye′nin üstlendiği yükümlülükleri gündeme getirmiştir. Fakat Fransa′nın kısa sürede teslim olması, İngiltere′nin de ısrarcı olmaması Türkiye′yi savaşa girmekten alıkoymuştur.
v  Ayrıca 28 Ekim 1940′da İtalya′nın Yunanistan′a saldırması da Türk-İngiliz-Fransız Antlaşması′na göre Türkiye′nin savaşa katılmasını gündeme getirmiştir. İngiltere Türkiye′nin "mümkün olan en kısa zamanda" savaşa katılmasını istemiştir.
v  İngiltere, Almanların Bulgaristan′a yerleşmesinin, bütün Orta Doğu′ya, özellikle İran ve Irak petrolleri ile Süveyş′e giden yolu Almanya′ya açmasından etmiş, Türkiye′yi savaşa katmaya çalışmıştır.

Almanya′nın "Savaşa Katıl" Baskıları
v  Almanya, Nisan 1941 ′de Mihver grubuna yakın olan Irak yönetimine yardım ulaştırabilmek için Türkiye′den asker ve malzeme geçirmek istedi. Irak′ın Almanya′ya yakın olması, Almanlara Orta Doğu petrollerini ele geçirmek imkanı sağlayacaktı. Türkiye bu isteği kabul etmedi. Alman yönetimi, Türk Hükümetini ikna etmek için, Batı Trakya ile Ege adalarından toprak teklif etti ise de sonuç alamadı.
v  Bu gelişme karşısında güney kanadını güvence altına almak isteyen Alman yönetimi Türkiye′ye bir saldırmazlık anlaşması önermiş, teklif Türkiye hükümeti tarafından kabul edilmiştir. 18 Haziran 1941′de imzalanan bu anlaşma Türkiye′nin savaşın dışı kalma politikasının önemli dönüm noktalarındandır.
v  10 Ağustos 1941′de Sovyetler Birliği ve İngiltere tarafından Türkiye′ye ortak bir nota verildi. İki ülke Türkiye′nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını bildiriyor, buna karşılık Türkiye′den 1936 Montrö Sözleşmesi gereğince İstanbul ve Çanakkale boğazlarını savaş gemilerine kapalı tutmasını istiyordu.
v  ABD′nin savaşa katılmasından sonra Almanya′nın Türkiye′ye yönelik savaşa gir baskısı arttı. Almanlar, Sovyetlerin Boğazlara yönelik planlarını ileri sürerek, Boğazların savunması bakımından önemli Ege′deki bazı Yunan adalarını Türkiye′ye teklif etti. Sonuç alamayan Almanya, 1942 sonunda Türkiye′yi savaşa sokma çabalarından vazgeçti. 

Adana Görüşmesi ve Müttefiklerin Türkiye′yi Savaşa İkna Çabaları
§  Savaş sürerken müttefikler arasında düzenlenen konferansların neredeyse tamamında Türkiye′nin savaşa katılmasının gündeme getirildiği görülür.

Müttefikler Neden Bu Kadar Israrcı?
Ø  Müttefikler, ilk başlarda Türkiye′yi Almanya′nın Orta Doğu′ya inmesinin önünde bir engel olarak görmüş ve savaşın dışında kalmasını istemiştir. Ancak 1943 Kazablanka Konferansı′nda Almanya′ya karşı Avrupa′da ikinci bir cephenin açılması gündeme gelince, bu cephenin Türkiye üzerinden Balkanlarda açılması düşünüldü.
Ø  Bu şekilde İngilizler Türk topraklarından yararlanarak Romanya petrollerini bombalayacak, Almanya′nın yakıt ikmali engellenebilecekti.
Ø  1943 yılında İngiltere′nin savaşı daha çabuk sona erdirmek için Türkiye′yi savaşa sokma çabalarına hız verdiği görülür. İngiltere Başbakanı W. Churchill 30 Ocak 1943′te Adana′ya gelerek İsmet İnönü ve Başbakan ile görüştü. Türkiye′nin en geç 1943 yılı sonunda savaşa katılmasını istedi.
Ø  Türkiye bu görüşmelerde,
♦   Almanya′nın yenilmesiyle Sovyet Rusya′nın Avrupa′ya egemen duruma geçeceğini,
♦    savaşa katılabilmek için Türk ordusunun büyük ölçekli yardımlara ihtiyacı olduğunu ifade etti.
Ø  Türkiye′nin bu çıkışlarına cevap veremeyen Churchill. Türkiye′yi savaşa girmeye ikna edemedi.
Ø  14 Ağustos′ta Quebec′te, 19 Ekim′de ise Moskova′da bir araya gelen Müttefik liderler, savaşa girmesi için Türkiye′ye baskıyı artırma kararı aldılar.

Müttefik Baskılarının Dozu Artıyor...
v  Sovyetler, Tahran Konferansı′nda Türkiye′nin savaşa sokulmasında ısrar etti. Churchill ve Roosevelt Kahire Konferansı′nda İsmet İnönü′den, Türkiye′nin Şubat 1944′te savaşa katılmasını istedi. İnönü gerekli silah ve teçhizat verilmedikçe savaşa girilmeyeceğini ifade etti. Bunun üzerine Mart 1944′te İngiltere ve ABD Türkiye’ye askeri yardımı durdurdu.
v  Türk Hükümeti, 1944 Mayıs ve Haziran aylarında Sovyetlerle bir yakınlaşmaya teşebbüs etmek istedi. Ancak Sovyet yönetimi bu yakınlaşma için Türkiye’nin savaşa katılması şartını ileri sürdü.
v  Savaşa girmemekte bir süre daha direnen Türk Hükümeti, Müttefiklerin galibiyetinin kesin bir şekilde ortaya çıkması  üzerine Müttefiklerle ilişkilerini düzeltmek için Ağustos 1944′te Almanya, Ocak 1945′te de Japonya ile ilişkilerini kesti.

Türkiye Almanya′ya Resmen Savaş İlan Ediyor, Ama Neden?
v  Şubat 1945′te Yalta Konferansı′nda bir araya gelen Müttefik liderler yeni kurulacak Birleşmiş Milletlere yalnızca 1 Mart 1945′e kadar Almanya′ya savaş açmış ülkelerin katılmasıyla ilgili bir karar aldı. Bu karar üzerine harekete geçen Türk Hükümeti 23 Şubat′ta Almanya′ya resmen savaş ilan etti. Ancak Almama im yenilgisi kesinleşmiş olduğundan fiilen savaşa dahil olmadı.
v  Türk Hükümetinin II. Dünya Savaşı′nda ülkeyi savaşın dışında tutmak konusundaki başarılı çabalarında, Osmanlı Devleti′nin I. Dünya Savaşı′nda ve sonrasında yaşadığı gelişmeleri iyi değerlendirmesi etkili olmuştur.

II. DÜNYA SAVAŞI′NDA TÜRKİYE′DE MEYDANA GELEN SİYASİ, SOSYAL, KÜLTÜREL VE EKONOMİK GELİŞMELER

II. DÜNYA SAVAŞI′NIN TÜRKİYE′YE EKONOMİK ETKİLERİ
Savaşta aktif olarak yer almayan Türkiye, buna karşın savaşın doğurduğu bunalımın etkilerini ciddi biçimde hissetmiştir. Savaş sırasında hükümet tarafından alınan sıkı ekonomik önlemler, üretici durumdaki nüfusun askere alınması üretim hacminde ciddi düşmelere yol açmıştır.
Hükümet tarafından savaş öncesinde planlanmış ve başlatılmış yatırım programları askıya alınmış, bütçe büyük oranda savunma harcamalarına ayrılmıştır.
1940 yılında çıkarılan "Milli Korunma Kanunu" ile hükümete ekonomik alanda olağanüstü yetkiler verildi. Tarımsal üretim azaldı. Uygulanan savaş ekonomisinin yükünü küçük köylü yüklendi.
Sanayileşmiş ülkelerin savaş içinde olmaları ve ithalata getirilen kısıtlamalar, ithalatın önemli ölçüde daralmasına yol açtı.
Ülkede yerli üretimin daralması, buna karşılık ithalatın da azalması, bir kıtlık ortamı oluşturmuş, enflasyon oranlarında ciddi artışlar yaşanmıştır. Temel tüketim maddelerinin bulunamaması karaborsa ortamı oluşturmuş, ticaretle uğraşan belirli çevrelerde ciddi bir sermaye birikimi yaşanmıştır.

Varlık Vergisi
Hükümet bu dönemde biriken olağanüstü servetleri vergilendirme yoluna gitmiş, askeri harcamalarda kullanmak üzere 1942 yılında "Varlık Vergisi Kanunu" çıkarmıştır. Varlık vergisinin hedefi, "olağanüstü savaş şartlarının yarattığı yüksek karlılığı vergilemek" olarak açıklanmıştır.
Kanun, servet tespit komisyonları kurulmasını, vergi ödeme süresinin 15 gün olmasını, bu süre içinde vergiyi ödemeyenlerin mallarının haczedilerek icra yoluyla satılmasını öngörüyordu. Gayrimüslim azınlıkların servetinin önemli bir bölümüne bu vergi ile devletçe el konulmuş, vergiyi ödemeyen kişiler Aşkale′de kurulan çalışma kampına gönderilmişti.
Yabancı basındaki eleştirel yayınlar karşısında 17 Eylül′de toplanan TBMM, tahsil edilmemiş olan Varlık Vergisi borçlarının silinmesine karar verdi. Çalışma kamplarına gönderilen gayrimüslimler on ay sonra evlerine döndü. Bu arada Haziran 1945′de "Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu" çıkarılmış ancak uygulanamamıştır.

Köy Enstitüleri
Türkiye′de 17 Nisan 1940′de çıkarılan yasa ile tarım işlerine elverişli geniş arazisi bulunan köylerde veya onların hemen yakınlarında Köy Enstitüleri açıldı. Köy Enstitüleri köy ilkokullarına öğretmen yetiştirmek üzere açılmış okul niteliğine sahip idi. 1954′te kapatıldı.

İkinci Dünya Savaşı

İkinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşının Sonuçları

a) II. Dünya Savaşı’nın Sebepleri

-  I. Dünya Savaşı’nın sonucunda Almanya ile yapılan Versay Antlaşması’dır. Bu antlaşma Almanya’ya çok ağır yükümlülükler getirmiştir.- Japonya’nın Çin’e (Mançurya) saldırması (1931)
-  İtalya’nın Habeşistan’a saldırması
-  Milletler Cemiyeti’nin etkisiz kalması ve Dünya Barışını sağlayamaması
İlk olarak kurulan grup Mihver grubudur. 1936’da Almanya ve İtalya mihveri yani Roma-Berlin Eksenli ittifakı kurdular. Aynı yıl Japonya da bu ittifaka katıldı. 

ÖNEMLİ NOT: Almanya ile Avusturya bir oldu-bittiyle 12 Mart 1938’de birleşecektir. (Anschluss Olayı) b)Savaş

Mihver Grup: Japonya, İtalya, , Bulgaristan, Romanya ve Almanya’dan oluşur.
Müttefik grup: ABD, Rusya İngiltere ve Fransa vardı. Müttefik gruba en son katılan ABD’dir.
ABD’nin savaşa katılması savaşın seyrini değiştirecektir. ABD II. Dünya savaşına girerken yine I. Dünya Savaşı’nda yaptığı gibi bir bildiri yayınlayacaktır. Bu bildiriAtlantik Bildirisi’dir. İçeriği hemen hemen Wilson İlkeleri ile aynıdır.
Almanya savaşı başta iyi götürecektir. Fakat 1941’den sonra kaybetmeye başladı. Savaştan en önce çekilen Mihver devleti 1943’te İtalya oldu. Müttefikler Almanya üzerine Normandiya Çıkarması’nı yaptılar (1944).Almanya bu çıkarma ile çok ağır bir darbe aldı ve 1945’te resmen teslim olmak zorunda kaldı.
1945’in 6 Ağustos’unda Enola Gay (Uçan Kale) adlı bir ABD B52 Bombardıman Uçağı’nın Japonya’ya (Hiroşima ve Nagazaki) 2 atom bombası atması ile Japonya da teslim oldu. Böylece savaş resmen bitti.

c) II. Dünya Savaşı’nın Sonuçları

-  Savaşın kazananları ABD, İngiltere ve SSCB oldu. Fakat ABD ile İngiltere Atlantik Bildirisi’ne uymadılar.
-  SSCB Orta Avrupa ve Balkanlar’da kendisine bağlı komünist yönetimler kurdu. Komünizm hızla yayılmaya başladı.
Bu arada Nazizm ve Faşizm de sona erdi.
-  Atom bombası ile dünya artık Nükleer Çağa adım attı.
-  Savaştan sonra SSCB’nin komünizm sayesinde hızla yayılmasına karşı ABD Truman Doktrini (1947) adıyla bir plan uygulamaya başladı. Bu plana göre, Sovyet tehdidi altındaki ülkelere ekonomik ve askeri yardımda bulunulacaktı. Bu çerçevede ABD Dışişleri Bakanı Marshall’ın yardım planı uygulamaya konuldu. 1948–1952 yılları arasında Marshall yardım planı çerçevesinde Türkiye’ye de toplam 352 milyon dolar para yardımı yapıldı.
-  Sıcak savaş artık yerini soğuk savaşa bıraktı. Soğuk savaş Nato-Varşova Paktı arasında 1991’e kadar devam etti - Mısır, Hindistan, Pakistan, Tunus, Fas, Cezayir, Libya bağımsız oldu.
-  İngiltere ve Fransa ekonomik yönden zayıflamaya başladılar. Bunun yerine ABD ve SSCB dünya lideri olma yarışına girdiler.
-  Stalin (Rusya), Çörçil (İngiltere) ve Roosevelt (ABD) 4–11 Şubat 1945’te Kırım’da Yalta Konferansı’nda bir araya geldiler ve kendi aralarında egemenlik alanlarını belirlediler. Nisan 1945’te deSan Fransisko Konferansı ile BM’yi kurdular. Ağustos 1945 Postdam Konferansı ile de yenik devletlerle yapacakları barışın esaslarını belirlediler. - ABD, Çin, İngiltere, Fransa ve SSCB öncülüğünde BM kuruldu. Bu beş ülke BM’nin Güvenlik Konseyinde veto hakkına sahip olan ülkelerdir.

 

d)II. Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin Tutumu

-  Türkiye aldığı karar gereği topraklarına saldırı olmadığı müddetçe savaşa girmemekte kararlıdır.
-  İlk etapta 1941’de Ankara’da Almanya ile bir dostluk ve saldırmazlık antlaşması yapıldı.
-  Müttefik devletler ise 1943 Kazablanka Konferansı’nda Türkiye’nin kendi taraflarında savaşa katılmasının sağlanmasına karar verdiler.
-  İngiliz Başbakanı Çörçil 1943’teAdana’ya geldi. Burada İnönü’den savaşa girmelerini istedi. Fakat Türkiye tarafsızlığını devam ettirdi.
-  Aynı yıl Kahire’de de İnönü-Çörçil-Roosevelt bir araya geldi fakat Türkiye yine tarafsızlığını bozmadı.
-  1944’te Almanların yenilmesi kesinleşince Türkiye İngiltere ve ABD’ye yanaştı. Türkiye 23 Şubat 1945’te Japonya ve Almanya’ya savaş ilan etti. Savaş da zaten 9 Ağustos 1945’te resmen sona erecekti.

ÖNEMLİ NOT:

-  Türkiye bu savaşta fiili olarak bulunmamıştır.
-  Türkiye’nin savaş ilan etmesinin sebebi müttefiklerin San Fransisko’da toplayacakları konferansa katılmak istemesiydi. Müttefikler bu konferansa 1 Mart 1945’e kadar Almanya’ya savaş ilan etmiş olan devletlerin katılabileceğini açıklamışlardı. Türkiye San Fransisko Konferansı’na katıldı ve BM’nin kurucu üyelerinden biri oldu. - Türkiye’nin BM’ye üye olmasıyla ülkede Çok Partili Hayata geçilecektir. Çünkü Tek Parti Yönetimi dış politikada tepki çekmekteydi.

II. Dünya Savaşı Sonunda Kurulan Uluslararası Örgütler

a) Birleşmiş Milletler (BM) 1945

Nisan 1945’te ABD’nin San Fransisko kentinde yapılan konferans ile BM resmen kuruldu. Merkezi ABD’nin New York şehridir. BM anayasası bu konferansta ABD-İngiltere-Rusya-Fransa ve Çin tarafından hazırlandı. Bu yüzden bugün bile BM’nin Güvenlik Konseyinde sadece bu 5 devletin veto hakkı vardır. Anayasa’da herhangi bir değişikliğin yapılabilmesi için Genel Kurul’un 3’te 2 çoğunluğu gerekir. Ancak Güvenlik konseyinin devamlı üyesi olan beş devletin de bu üçte iki çoğunluğun arasında olması gerekir. BM’nin başlıca 7 tane alt kuruluşu vardır.
Genel Kurul: Bu kuruluşa tüm üyeler katılır. Her üye devletin 5 temsilcisi vardır. Her devletin 1 oy hakkı vardır. Yılda bir kez toplanır. Tavsiye kararı alabilir. Yeni ülkelerin kabulü, BM bütçesi ve barışın korunması için ayrılan bütçe gibi önemli konularda kararlar çoğunluğun üçte ikisi ile alınır. Diğer konular, salt çoğunlukla karara bağlanır.
Güvenlik Konseyi: Barış ve güvenlikten sorumludur. Kararları tüm üye ülkeler İçin bağlayıcıdır. 15 üyeden oluşur. 5 tanesi beş büyük devlettir. Diğer 10 üye ise Genel kurul üyeleri arasından 2 yıllık bir dönem için seçilir. Karar için 9 oy gerekir. Beş büyük devletten biri aleyhte oy verirse karar veto edilir.
Ekonomik ve Sosyal Konsey: Ekonomik ve sosyal kalkınmayı amaçlar. 54 Üyeden oluşur. Üyelerin hizmet süresi 3 yıldır.
Vesayet Konseyi: Henüz kendi kendini idare edecek güce sahip olamayan milletlerin ilerlemesini sağlar. Onları sömürmeye kalkışacak ülkelerden korur. Bugün işlevini kaybetmiştir.
Adalet Divanı: BM’nin en yüksek yargı organıdır. Hollanda’nın Lahey Şehri’nde bulunur. Her biri ayrı milletten 15 yargıcı bulunur. Yargıçlar 3 yıl süre ile görev yaparlar. Buradaki karar daha çok tavsiye kararı niteliğindedir. AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) ile karıştırılmamalıdır.
Sekreterlik: Kuruluşun idari şefidir.
İnsan Hakları Konseyi: 19 Haziran 2006’da 47 üye olarak kuruldu.

BM EKONOMİK VE SOSYAL KONSEYİNE BAĞLI BAŞLICA KURULUŞLAR  

1950 BM Çocuklara Yardım Fonu (New-York) UNICEF
1950 BM Mülteciler Yüksek Komiseri (Cenevre) UNHCR 
BM ve FAO Dünya Gıda Programı (Roma) FAO 
1965 BM Eğitim ve Araştırma Enstitüsü (New-York) UNİTAR 
1980 BM Silahsızlanma Araştırmaları Enstitüsü (New-York) UNİDIR 
BM Kalkınma Programı (New-York) UNDP 
1967 BM Sinaî Kalkınma Örgütü (Viyana) UNİDO 
1975 BM Üniversitesi (Tokyo) UNU 
1985 Kadın İçin Uluslararası Araştırma Eğitim Enstitüsü INSTRAW 
1957 Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (Viyana) IAEA
1919 Uluslararası Çalışma Örgütü (Cenevre) lLO 
1945  BM Besin ve Tarım Örgütü (Roma) FAO
1946  BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (Paris) UNESCO 
1948 Dünya Sağlık örgütü (Cenevre) WHO 
1960 Uluslararası Kalkınma Birliği (Vaşington) IDA 
1945 Uluslararası Bayındırlık KalkınmaBankası(Vaşington) IBRD 
1956 Uluslararası Finans Birliği (Vaşington) IFC 
1945 Uluslararası Para Fonu (Vaşington) IMF 
1947 Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (Montreal) ICAO 
1874 Evrensel Posta Birliği (Bern) UPU 
1865 Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (Cenevre) lTU 
1873 Dünya Meteoroloji örgütü (Cenevre) WHO 
1883 Dünya Düşünsel Haklar Örgütü (Cenevre) WIPO 
1974 Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (Roma) IFAD
1948 Gümrük Tarifeleri Ticaret Genel Anlaşması (Cenevre) GATT

2) NATO – 1949(Kuzey Atlantik Paktı)

4 Nisan 1949’da Washington’da toplam 12 devletin, ABD, İngiltere, Fransa, Kanada, Belçika, İtalya, Hollanda, Lüksemburg, Danimarka, Norveç, İzlanda, Portekiz katılımı ile kuruldu.
Paktın amacı barışın korunmasıdır. Bu yüzden savunma amaçlıdır. Yalnız askeri işbirliği değil, ekonomik işbirliğini de öngörür. Türkiye 1952’de Yunanistan ile beraber NATO’ya üye olmuştur. Türkiye’nin 1950’de Kore’ye 1 Tugay asker göndermesi Türkiye’nin NATO’ya girişinde etkili olmuştur. 1954’te Almanya Federal Cumhuriyeti ve 1982’de İspanya’nın da katılımı ile üye sayısı 16’ya çıktı.
Fransa’nın 1966’da Askeri Kanattan çekilmesi ile paktın merkezi Paris’tenBrüksel’e alındı. Fransa ve İzlanda sadece sivil kanata üyedir.
1999’da Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya’nın da katılması ile üye sayısı 19’a yükseldi.

NATO Konseyi:

a) Sivil Kanat: Fransa, İzlanda ve diğer 17 üye

b) Askeri Kanat: 17 Üye

NATO konseyi üye ülkelerin dışişleri bakanlarından oluşur. En yetkili karar organıdır. Kararlar oy birliği ile alınır. Her üye ülkenin veto hakkı vardır. En üst düzeydeki memuru Genel Sekreterdir.
NATO Parlamenterler Asamblesi ise üye ülkelerin parlamenterlerinden oluşur. Parlamenterler arası işbirliğini sağlar. Sivil kanada bağlıdır. Türkiye’nin burada 9 parlamenteri vardır.
NATO’nun en yüksek organı Askeri komitedir. Askeri kanada bağlıdır. Askeri savunma ile ilgili önlemleri NATO Konseyi’ne sunar.
ÖNEMLİ NOT: NATO bugün hala faaliyetine devam etmektedir.

Türkiye’nin NATO’ya Girişi

ABD II. Dünya Savaşı sonunda SSCB ile girdiği soğuk savaş neticesinde Truman yardımları denen yardımlarla Türkiye’yi kendine çekmeye başladı. 1947’de Truman yardımları neticesinde Türkiye’ye 100 Milyon dolarlık yardım yapıldı.
1948–52 yılları arası da ABD dışişleri bakanı George Marshall’ın ismi ile anılan Marshall Yardımları çerçevesinde ABD Türkiye’ye 352 milyon dolar daha yardım yaptı. Bu yardımlar Ekonomik Kalkınma adı altında yapılıyor. Fakat asıl amaçlanan Türkiye’yi soğuk savaşta kendi yanlarına çekebilmekti.
1950’de SSCB koruyuculuğundaki Kuzey Kore ile ABD koruyuculuğundaki Güney Kore savaşmaya başladı. ABD ve 15
BM üyesi buraya asker çıkardı. ABD’den sonra buraya en çok asker gönderen devlet Türkiye’dir. Türkiye buraya
Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasında 1 Tugay asker gönderdi (6000 asker). Türkler burada Kunurri Muharebesi’nde 8. Amerikan Tugayının imha edilmesini engellediler. 1953’te ateşkes yapıldı. Türkler 721 şehit, 672 yaralı, 234 esir ve 175 de kayıp verdiler.
Türkiye’nin Kore’ye asker göndermesi Anayasa’ya aykırıdır. Çünkü Türkiye 1950’de Kore’ye asker gönderdiğinde henüz NATO üyesi değildi. Türkiye Kore’ye asker gönderdikten sonra 1952’de NATO’ya üye oldu. NATO’ya aynı yıl Yunanistan’da katıldı. 1999’da Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya’nın da katılımı ile üye sayısı 19 oldu.

3) VARŞOVA PAKTI (1955)

SSCB, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Macaristan, Polonya, Romanya ve Arnavutluk arasında kuruldu. Bu devletler kendi aralarında NATO’ya karşı Birleşik bir Askeri Komutanlık oluşturdular. Bu devletlerin hepsinde SSCB askerleri bulunacaktı. 1990’da Macaristan Pakttan ayrıldı. Aynı yıl Doğu Almanya da pakttan ayrılınca 1991’de Prag’da son bir zirve ile pakt kendi kendini sona erdirdi.

4) COMECON (1949)

Ocak 1949’da SSCB, Bulgaristan, Çekoslovakya, Macaristan, Polonya ve Romanya arasında kuruldu. Şubat 1949’da Arnavutluk da katıldı. 1950’de Doğu Almanya, 1962’de Moğolistan, 1972’de Küba, 1978’de Vietnam üye oldu. Bu paktın amacı ise üye ülkeler arasında Ekonomik işbirliğini sağlamaktı. Bu pakt da 1991’de sona erdi.

5) CENTO

Türkiye ile Irak arasında yapılan karşılıklı işbirliği antlaşmasıdır. Aynı zamanda bir bölgesel savunma ve işbirliği örgütüdür. 1955’te İngiltere ve İran da katıldı. 1959’da Irak pakttan çekildi. Aynı yıl 1959’da ABD de CENTO’ya katıldı. 1979’da İran İnkılâbına kadar bu pakt devam etti. CENTO NATO’nun bir bölgesel uzantısı özelliğindedir. 

İKİ SAVAŞ ARASI DÖNEMİNDE AVRUPA



1.BARIŞIN SÜREKLİLİĞİNİ SAĞLAMA ÇABALARI

MİLLETLER CEMİYETİ (CEMİYETİ AKVAM)
v I.Dünya Savaşı Avrupa′da siyasi dengeleri değiştirmiş, Almanya, ve Osmanlı Devleti′nin yenilgiye uğraması siyasi boşluk oluşturmuştur. Antlaşmalar devletler arasında anlaşmazlıklar ortaya çıkardı. Bu ortamda barışın sürekliliği konusu önem kazandı.
v Versay Almanya’ya  dolayısıyla da Avrupa′ya istikrar getirmek bir yana kaos doğurmuştu.Almanlar bu antlaşmanın ağır hükümlerinden kurtulmak için harekete   geçti. Bu çabalar başta Fransa olmak üzere diğer devletleri de endişelendiriyordu.
v Savaş sonundaki kazanımlarını  korumak isteyen  Fransa, Almanyanın kayıplarının hesabını  kendisinden sormasından çekiniyordu.
v Bunun için Almanya′ya karşı ittifak arayışına yöneldi. Uğradığı kayıplarla ekonomik krize giren İngiltere′de Avrupa′da yaşanan istikrarsızlığı kaygıyla izlemekteydi.İtalya, kazanım olarak kendisine sunulanlardan memnun kalmamıştı. Versay′ın değiştirilmesini istiyordu. ABD, Avrupa′dan çekilerek savaş öncesindeki yalnızlık politikasına geri dönmüştü. Rusya′da yaşanan rejim değişikliği, bu devleti Avrupa devletlerinden uzaklaştırmıştı.

Milletler Cemiyeti Kuruluyor...
Ø      Dünya Savaşı′nın getirdiği büyük yıkım, barışı koruyacak devletler arası bir örgü-tün kurulması düşüncesini güçlendirmiştir. Bu örgütün gerekliliği ABD Başkanı Wilson′un yayınladığı ilkelerde de vurgulanmıştı. Savaş sonunda bu amaçla ABD ve İngiltere arasında çalışmalar başlatılarak Paris Barış Konferansı′nda gerekli hazırlıklara girişilmiş, bu çalışmaların sonucunda Milletler Cemiyeti ortaya çıkmıştır.
Ø      Konferansın Ocak 1919′da yapılan toplantısında alınan karar uyarınca, 28 Nisan 1919 tarihinde Milletler Cemiyeti kuruldu.

Milletler Cemiyeti′nin Sorumlulukları
«    Uluslararasında işbirliğini geliştirmek, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak,
«    Savaşa başvurmamak konusunda birtakım yükümlülükler kabul etmek,
«    Gizlilikten uzak, adaletli ve onurlu uluslararası ilişkiler sürdürmek,
«    Uluslararası hukuk kurallarına kesinlikle uymak,
«    Örgütlenmiş halkların karşılıklı ilişkilerinde adaleti korumak
Ø      Milletler Cemiyeti′nin asıl üyeleri 32 devlet idi. Bunların dışında bir de cemiyete katılmaya çağrılan 13 devlet vardı. Cemiyetin koyduğu düzenlemeleri kabul eden bir devlet üyelik için başvurabilirdi. Kuruluş fikrini ortaya atan ABD, Senato′nun onaylamaması nedeniyle, Milletler Cemiyeti′nin dışında kaldı.

Locarno Antlaşması
v Milletler Cemiyeti Fransa′nın Almanya′ya olan güvensizliğini sona erdiremedi. Locarno Antlaşması bu güvensizliğin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Fransa ile olan ilişkilerini geliştirerek tamirat ve tazminat sorununda kolaylık sağlamak isteyen Almanlar Şubat 1925′te Fransa′ya karşılıklı bir güvenlik paktı kurulmasını önerdi.
v 5 Ekim 1925′te Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Belçika, Polonya ve Çekoslovakya′nın katılımıyla Locarno′da bir konferans toplandı. Locarno Antlaşması 1 Ara 1925′te imzalandı. Antlaşma, konferansa katılan devletler arasında çıkacak anlaşmazlıkları barış yoluyla çözümlemek amacına yöneliktir.

Locarno Antlaşması′na göre;
«    Almanya, batıda Fransa ve Belçika sınırlarının kesin ve sürekli olduğunu kabul ediyordu.
«   Bütün anlaşmazlıklar barış yoluyla çözümlenecekti
«   Antlaşma, Almanya, Milletler Cemiyeti′ne üye olur olmaz yürürlüğe girecekti.

v Almanya Locarno Antlaşması ile batı sınırlarının sürekli olduğunu kabul etmiş, ancak, Polonya ve Çekoslovakya sınırları için böyle bir güvence vermemişti.
v İngiltere′nin  Avrupa′da siyasi dengeyi bozacağından endişe ederek Fransa-Almanya ya yakınlaşmasından rahatsız oldu. Almanya′nın doğu sınırları için garanti vermemesini kabul eden İngiltere, "Yatıştırma Politikası" uyarınca Almanya′ya yardım etmeye, İtalya ile ilişkilerini geliştirmeye çalıştı.

Brinand - Kellogg Paktı
Ø  Avrupa′daki konumunu güçlendirmek isteyen Fransa′nın diğer bir girişimi, ABD ile ilişkilerini güçlendirmek olmuştur. Fransız yönetimi 1927′de ABD′ye süresiz bir barış paktı yapılmasını önerdi. Fransa′nın bu önerisine sıcak bakmayan ABD, bütün dünya devletleriyle böyle bir paktın yapılmasından ve savaşın kanun dışı ilan edilmesinden yana olduğunu bildirdi.
Ø  Fransa Dış işleri Bakanı Briand ile ABD Dışişleri Bakanı Kelllog arasında diplomatik yazışmalar başladı. ABD′nin önerisini, İtalya ve Japonya kabul ederken, Fransa ve İngiltere  bazı koşullar öne sürerek olumlu cevap verdi.
Ø  Paris’te 27 Ağustos 1928′de ABD, İngiltere, Almanya, İtalya, Japonya,Polonya, Çekoslovakya ve Belçika arasında Kellogg Paktı imzalandı. Aynı yıl içerisinde Sovyetler Birliği ve Türkiye’de  dahil olmak üzere belli başlı bütün devletler pakta katıldı.
Buna göre;
ü  Taraflar, uluslararası anlaşmazlıkların çözümünde savaşa başvurmayı kınadıklarını ve savaşı birbirleri ile ilişkilerinde ulusal siyasi bir aracı olarak kabul etmediklerini ve savaştan vazgeçtiklerini, ulusları acıra resmen açıkladılar.
ü  Pakta İmza koyan devletler, niteliği ve kökeni ne olursa olsun, aralarındaki anlaşmazlıkları çözümlenmesi için, yalnız barış yollarına başvurmayı kabul ettiler.

AVRUPADA SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT-TOTALİTER REJİMLERİN KURULUŞU

a.İtalya′da Faşizm
v İtalya I. Dünya Savaşı′ndan galip devlet olarak ayrılmıştı. Fakat buna karşın hedeflerinin pek çoğuna kavuşamamış ve savaştan yıpranmış olarak çıkmıştı. Bu durum İtalyan kamuoyunda İtilaf Devletlerine karşı bir tepki oluşturdu. Yaşanan sosyal ve ekonomik sıkıntıların da etkisiyle İtalya′da karışıklıklar başladı. Ekonomik çöküntü içinde bulunan ülkede işsizlik hızla artıyor, asker kaçakları önemli bir sorun oluşturuyordu.
Mussolini′nin Yükselişi Başlıyor...
Ø      Bu kargaşa ortamında 1919′da kurulan Faşist Parti İtalya′da öne çıkmaya başladı. Gittikçe güçlenen ve taraftar bulan Faşistler 1921 seçimlerde 35 milletvekili çıkardı. Irkçılığa varan bir milliyetçilik politikası benimseyen Mussolini liderliğindeki Faşist Parti, Paris Barış Konferansı′nda İtalya′nın küçük düşürüldüğünü, faşist iktidarında Roma İmparatorluğu′nun yeniden kurulacağını ileri sürüyordu.
Ø      Ağustos 1922′de greve gitmeleri üzerine Roma′ya yürüyen Faşist Parti, hükümeti çekilmek zorunda bıraktı. İtalya kralı Ekim 1922′de Mussolini′yi Başbakanlığa getirdi. Çok geçmeden demokrasiyi rafa kaldıran Mussolini, ülkedeki azınlıkları İtalyanlaştırma politikası izledi. Akdeniz havzasında sömürge elde etmeye çalıştı. Akdeniz′e "Bizim Deniz" diyordu.
Ø      İtalya′nın bu yayılmacı ve saldırgan politikası, Akdeniz ülkelerinde ve Avrupa′da endişeye yol açtı. 1927′de Arnavutluk′u koruması altına aldığını ilan eden Mussolini′nin hedefleri arasında Anadolu da yer alıyordu. Bu durum Türk - İtalyan ilişkilerini bozdu ve 1934′te Balkan Paktı′nın kurulmasında önemli rol oynadı. Orta Doğu′da da yayılmayı planlayan İtalya 1935′te Habeşistan′a saldırdı.


b.Almanya′da Nazizm
Ø      1918′de imparatorluğa son verilerek cumhuriyet kurulan Almanya′da iç karışıklıklar, grevler ve ekonomik çöküntü meydana geldi. Bu şartlar altından imzalana say Antlaşması, Almanya′da toplumsal ve siyasi düzeni bozdu ve Alman halkı tarafından tepkiyle karşılandı.
Ø     Versay′ın doğurduğu tepki, başarısız iç ve dış politika, ekonomik çöküntü, işsizlik sosyal huzursuzluk milliyetçilik akımının güçlenmesine neden oldu. Fransızların Alman  yönetiminin  savaş tazminatı  ödememesini  bahane ederek Rhur bölgesini 1923′te işgal etmesi bu tepkiyi iyice artırdı.
Ø    Nazi Partisi 1918′de ilk olarak Alman İşçi Partisi olarak kuruldu. Adolf Hitler′in lider olması ile güçlenen parti 1920′de Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi adını aldı.Ekonomik sorunlara çare bulacağını ileri süren Hitler bir taraftan da Yahudi düşmanlığını körükledi. Naziler Versay′ın Alman maliyesine yüklediği savaş tazmin nın ülkenin ekonomisine verdiği zararı da öne çıkararak antlaşmanın kaldırılma istiyordu.
Naziler İktidara Geliyor...
Ø  1930 seçimlerinde 107 milletvekili çıkaran Nazi Partisi, 1932′de ülkenin en büyük partisi haline geldi. Cumhurbaşkanı Ocak 1933′te Hitler′i başbakanlığa atadı. Meclisi fesheden Hitler seçimlere gitti. 1933 seçimlerde çoğunluğu sağlayamadı. Ancak dört yıl süreli olağanüstü yetkiler aldı. Siyasi partileri kapattı.
Ø  Hitler döneminde Alman dış politikası, Versay ve St. Germain antlaşmalarının kaldırılmasını,Almanya dışında bulunan bütün Almanların birleştirilmesini ve bir tek devlet altında toplanmasını hedefliyordu. Bu yeni politika "Hayat Alanı" (Lebensraum) olarak isimlendirildi.
Ø  Ülke içinde güçlenen Hitler aktif bir dış politika izleyerek Versay′ın getirdiği sınırlamaları geçersiz ilan etti. Askersiz alan olarak belirlenen Ren bölgesini işgal etti. Almanya I.Dünya Savaşı ile kurulan dengeyi bozmaya karar vermişti. Bu gelişme mevcut dengenin sürmesinden yana olan devletlerin harekete geçmesine yol açtı.

c.İspanya’da Franco Dönemi
Ø   17 Temmuz 1936′da General Franco komutasındaki milliyetçi güçlerin, seçimle iş başıma gelen Cumhuriyetçi Halk Cephesi koalisyonuna karşı ayaklanması, İspanya′da üç yıl sürecek bir iç savaş başlattı.
Ø   Hitler ve Mussolini, İspanya′da iç çatışmaların başlaması üzerine Franco’ya destek olarak birer uçak filosu gönderdi.    Kısa süre sonra da 200 bin Alman ve İtalyan askeri bölgeye sevk edildi. Buna karşılık cumhuriyetçiler de Sovyetler Birliği ve başka bazı devletlerden askeri yardım ya da gönüllü desteği aldı. Franco önderliğindeki milliyetçiler Mart 1939 da yaklaşık on binlerce ölü ve bir milyondan fazla sürgün yanında ülkeyi yerle bir ederek yönetimi ele geçirdi. Bu sonuçla birlikte İspanyada  Franco′nun 1975 kadar sürecek olan dikta dönemi başladı.